• "Çocukların, nasihatten çok iyi örneğe ihtiyaçları vardır."

  • "Çocuğa verilebilecek en güzel şey zamandır."

  • "Çocukta ruh ve beden eğitimi ve gelişimi beraber yürütülmelidir. " (İbni Sina)

  • "Anneler dua ettiklerinde çocuklarının çevresindeki zırhı görselerdi, duayı hiç bırakmazlardı" Hz.Muhammed

Copyright 2023 - Çocuk Eğitimi

Yenidoğan sünneti hakkında merak ettikleriniz

YeniDoğan Sünneti

Ülkemizde sünnet sıklıkla 5-12 yaş arasında uygulanmakla beraber son yılarda yapılan yenidoğan sünneti sayısı da arttı. Yenidoğan sünneti konusunda anne ve babalarca en sık sorulan soruların cevapları.

- Hangi durumlarda yeni doğan sünneti uygulanmaz?

Bebek prematür veya hasta ise, ailede hemofili hastalığı öyküsü var ise, hipospadias gibi doğuştan penis anomalisi var ise yenidoğan sünneti uygulanamaz.

- Bebekler sünnet sırasında ağrı duyarlar mı?

Yenidoğan bebekler de ağrı duyarlar. Bu nedenle sünnet öncesinde operasyon bölgesini uyuşturmak için çok ince iğne ile lokal anestezik ilaçlar uygulanır. Bu yaş grubunda genel anestezi uygulamaya gerek yoktur.

- Yenidoğan sünnetinin avantajları nelerdir?

 

Yenidoğan sünneti yapılan bebeklerde idrar yolu enfeksiyonu riski azalır. Bilimsel çalışmalarda sünnetsiz çocukların idrar yolu enfeksiyonuna sünnetli olan gruba oranla 8 ile 20 kat fazla yakalandığı gösterilmiştir. Sadece lokal anestezi ile yapılabilir.

Sünnet derisindeki damarlar çok küçük olduğundan belirgin kanama hemen hiç görülmez. Sünnet sonrası bakım oldukça kolay ve iyileşme hızlıdır.

- Yenidoğan sünneti önesinde bebeğin aç kalmasına gerek var mıdır?

Yenidoğan sünneti lokal anestezi ile yapılır, bu nedenle bebeğin aç kalması gerekmez. Tok karnına işlem yapıldığında bebek sünnet sırasında çoğunlukla uyur. Bebeğin hemen sünnet sonrasında beslenmesinde sakınca yoktur.

Devamını oku...

Mutluluğun sırları doğanın kalbinde gizlidir

Istakozlar denizlerde ve okyanuslarda yaşayan en enteresan deniz canlılarından biridir denebilir. Çok uzun süre yaşayabilirler ve yaşadıkları sürece büyümeye devam edip devasa boyutlara ulaşabilirler. Büyüme sürecinde Istakozlar sürekli vücutlarını yenileyebildikleri için yaşlanma belirtisi de göstermezler. Sizce ıstakozların genç ve diri kalmasının sırrı ne olabilir?  

Istakozlar aslında yumuşak ve pelte kıvamında bir vücuda sahiptirler. Bu halleri ile kırılması son derece zor olan ve hiç genişlemeyen kabuklarının içinde yaşarlar. Genişlemeyen ve kırılması zor bu kabuğun içinde nasıl büyürler sorusunun cevabı ıstakozun gizemli dünyasını aralamanın ilk perdesi…

Istakoz büyümeye devam ettiği zaman içinde yaşadığı kabuğu dar gelmeye ve ıstakozu sıkmaya başlıyor. Bu aşamada kendini yoğun baskı ve stres altında hisseden ıstakoz bir kaya dibine çekilerek kabuğunu kırmak için amansız bir mücadele veriyor. Uzun çabalar sonrası kabuğunu kırıyor ve bir süre sonra yeni büyük kabuğu oluşuyor. Doğal olarak büyümeye ve gelişmeye devam eden ıstakozun yeni kabuğu da bir süre sonra dar gelmeye ve ıstakozu tekrar strese sokmaya başlıyor. Istakoz yine bir kaya dibi bularak zor da olsa kabuğunu kırarak içinden çıkıyor ve yeni bir kabuk daha oluşturuyor. Istakoz hayatta kaldığı süre boyunca bu durum defalarca yaşanıyor. Istakozun yenilenmesi ve gelişimi kendini rahatsız ve stres altında hissetmesiyle başlıyor ve değişimi ile devam ediyor. Istakozun gelişmesi için gereken tek uyaran kabuğun daralması ile gelen rahatsızlık hissi oluyor. Istakozun yaşam serüvenindeki kıssadan hisse; sıkıntı ve stres anlarının gelişime yönelik bir uyaran olduğu ve bunun bir fırsata dönüştürülebileceği.  

Devamını oku...

Altını Islatan Çocuklarda On Soru On Yanıt

Altını Islatan Çocuklarda On Soru On Yanıt


Bu ayki konumuz; “Gece Altını Islatma“. Sorularımızı Kocaeli Ü. Tıp Fak. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları AD’ndan Dr. Şükrü Hatun yanıtladı.

1. Gece altını ıslatma nedir? Sıklığı ne kadardır?
Gece altını ıslatma, gece uyku sırasında farkında olmadan idrar yapma olarak tanımlanabilir. Normalde çocukların çoğu hem tuvalet eğitiminin etkisi hem de mesane kapasitesinin gelişmesi sonucu 2-4 yaş arasında idrarlarını hem gece hem de gündüz tutmayı becerirler. Gece altını ıslatma çoğu zaman mesane gelişimindeki gecikmenin bir sonucudur, bu nedenle de yaşla sıklığı azalır. Üç yaşındaki çocukların %40'ı altını ıslattığı halde bu oran 5 yaşında %20'ye, 6 yaşında %10'a düşmektedir. Erkek çocuklar kızlara göre daha sık altını ıslatma sorunu yaşamaktadır. Aileler 5-6 yaş civarında bu sorunla ilgilenmeye ve genellikle de 7-8 yaşında hekimlerden yardım istemeye başlarlar. Ülkemizde 7-11 yaşındaki erkek çocukların %16'sında, kızların ise %11'inde altını ıslatma sorunu olduğu bildirilmektedir.

2. Gece altını ıslatmanın kaç tipi vardır, nedenleri nelerdir?
Gece altını ıslatmanın iki tipi vardır. Eğer çocuk hekime getirilinceye kadar sürekli altını ıslatıyorsa primer (birincil) tip, en az 6 ay kuru kaldıktan sonra altını ıslatmaya yeniden başlamışsa sekonder (ikincil) tip altını ıslatmadan söz edilmektedir. Altını ıslatan çocukların büyük çoğunluğu birincil altını ıslatma grubunda toplanmaktadır. Bazen altını ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı duyma gibi bulgular eşlik edebilir. Gece altını ıslatma, nedenlerine göre fizyolojik ve organik olmak üzere iki gruba ayrılarak incelenmektedir.

Gece altını ıslatan çocukların büyük bir grubu (%90-95'i) fizyolojik altını ıslatma grubunda toplanmaktadır. Bu çocukların gece uykuda mesane doluluğunu hissetmelerinin yetersiz, mesane kapasitelerinin küçük ve uyku derinliklerinin fazla olduğu bildirilmektedir. Önemlisi altını ıslatmanın büyük oranda genetik yatkınlığa dayanmasıdır. Anne ve babadan birisinde altını ıslatma öyküsü varsa çocukta % 45, ikisinde birden varsa %77 oranında altını ıslatma sorunu yaşanmaktadır. Aile öyküsü olan olgular iyileşme zamanı bakımından ailelerine benzer bir seyir göstermektedirler.

3. Fizyolojik olmayan altını ıslatma olgularında hangi bozukluklar saptanmaktadır?
Altını ıslatan çocukların %2-3'ünden şeker hastalığı, böbrek hastalıkları, mesane hastalıkları gibi sorunlar saptanmaktadır. Olguların %5-10'unda ise altını ıslatmaya sık ve acil idrar yapma ihtiyacı gibi yakınmalar eşlik etmektedir. Bunlar "polisemptomatik altını ıslatma" olarak tanımlanmaktadır. Bu çocuklarda idrar yolu enfeksiyonu, idrarda bakteri olması, kabızlık ve bazen besin alerjisi saptanmaktadır. Ayrıca son yıllarda halk arasında "geniz eti" olarak bilinen adenoid vegatasyonlu çocuklarda yüksek oranda altını ıslatma görüldüğü ve ameliyat sonrası yakınmalarının geçtiği üzerinde durulmaktadır.

Devamını oku...

Çocuklarda Kulak Deldirme

Küçük Çocuklarda Kulak Deldirme

Birçok ebeveyn çocuklarının kulaklarını deldirmek ister. Ayrıca, küçük çocuklar etraflarındaki diğer kulağı delik çocuklara uyum sağlamak isteyebilir. Çoğu durumda küçük çocukların kulakları delinebilir ve herhangi bir sorun yaşanmaz.

Bugün bebeklerin kulakları bile yaygın olarak deliniyor. Ancak, çocuğunuzun kulaklarını deldirmeyi düşünüyorsanız, birkaç detay hakkında düşünmek isteyebilirsiniz.

Küçük çocuklar genellikle delinmiş kulakları temizlemekte çok iyi değildir. Küçük bir çocuğun ebeveyni olarak, çocuğunuza altı ila sekiz hafta boyunca bölgeyi korumak için yardımcı olmanız gerekir.

Kulak delinmesi nedeniyle çoğu durumda ciddi ya da hayati tehilike taşıyan bir durum gelişmez. Ancak, sizin veya çocuğunuzun rahatsızlık hissetmesi, ya da bir enfeksiyon gelişmesi oldukça mümkündür.

Kulak Deldirme: Dikkate Almanız Gereken Güvenlik Konuları

Bugünkü kadın nüfusun yaklaşık % 80'inden fazlasının kulaklarının delinmiş olduğu tahmin edilmektedir.Buna ek olarak, erkek nüfusun da yaklaşık % 20'sinin bir ya da iki kulağı delinmiştir.

Bu işlem tamamen güvenli olduğu için bu kadar çok insanın yaptırdığını düşünüyor olabilirsiniz.Ancak, bu her zaman doğru değildir. Kulaklarınızı deldirmeden önce dikkate almanız gereken birkaç şey vardır.

Devamını oku...

SAĞLIKLI OLMAK İÇİN NELERE DİKKAT ETMELİYİZ

 

  • Sağlıklı olmak için, öncelikle vücut temizliğimize dikkat etmeliyiz.
  • Düzenli olarak banyo yapmalıyız.
  • Tırnaklarımızın kısa ve temiz olmasına dikkat etmeliyiz.
  • Yemekten önce ellerimizi yıkamalıyız.
  • Yemeklerden sonra ve özellikle yatmadan önce dişlerimizi fırçalamalıyız.
  •  

    Vücut sağlığımız için;
  • Düzenli olarak spor yapmalı, sağlıklı ve dengeli beslenmeliyiz.
  • Uykumuzun düzenli olmasına dikkat etmeli, erken yatıp erken kalkmalıyız.
  • Aşılarımızı yaptırmalıyız.
  • Meyve ve sebzeleri yemeden önce bol su ile yıkamalıyız. Yiyeceklerin temiz olmasına dikkat etmeliyiz.
  • Terliyken su içmemeliyiz.
  • Açıkta satılan yiyecekleri yememeliyiz.
  • Sigara ve alkol gibi zararlı maddelerden uzak durmalıyız.
  • Anne ve babalarımızın izni olmadan hiçbir ilacı kullanmamalıyız. 

    Devamını oku...

Çocuk ve Ergenlere Yönelik Sağlıklı Beslenme ve Yaşam Önerileri

Beslenmede, çeşitlilik ve yeterlilik sağlanmalı; beş temel besin grubunda bulunan besinlerden her gün yeterli miktarlarda tüketmeye özen gösterilmelidir.

1. Gün boyu fiziksel ve zihinsel performansın en üst düzeyde tutulabilmesi, düzenli olarak ara ve ana öğünlerin tüketilmesi ile mümkündür. Bu nedenle öğün atlanmamalı, günde en az 3 ana, 2 ara öğün şeklinde beslenilmelidir.

2. Okul çağı çocukları ve ergenlerin her sabah düzenli olarak kahvaltı yapma alışkanlığı kazanmalarına özen gösterilmeli, kahvaltı yapmadan güne başlanmamalıdır.
3. Ülkemizde; Eylül 2010 Başbakanlık Genelgesi olarak yayımlanan “Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı” doğrultusunda, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okul ve kurumların kantin, kafeterya, büfe, çay ocağı vb. yerlerde satılacak gıdalar ve buraların taşıması gereken sağlık ve hijyen şartları ile öğrencilerin; sağlıklarının korunabilmesi, sağlıklı beslenme bilinçlerinin güçlendirilmesi, olabilecek gıda zehirlenmeleri, bulaşıcı hastalıklar, yetersiz ve dengesiz beslenmeye bağlı hastalıklar ile şişmanlığı (obezite) önlemek amacıyla, Sağlık Bakanlığı (okul sağlığı bilim kurulu), Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığının ortak çalışması ile hazırlanan 10.03.2016 tarihli  ve 90757378- 10.06-E.2852893 sayılı ve “Okul Kantinlerinde Satılacak Gıdalar ve Eğitim Kurumlarındaki Gıda İşletmelerinin Hijyen Yönünden Denetlenmesi” konulu Millî Eğitim Bakanlığı Genelgesi 2016-2017 eğitim-öğretim yılından 28 itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. Genelge gereği eğitim kurumlarının, yatılı ve veya pansiyonlu yemekhaneleri dâhil olmak üzere kantinleri, çay ocakları, büfeleri vb. yerlerde, çocukların dengesiz belenmesine sebep olabileceğinden;

Devamını oku...

Kordon Kanı ve Kordon Dokusu Saklanması Hakkında Bilinmesi Gerekenler Nelerdir?

 

Kordon Kanı Nedir?

Bu kan kök hücre açısından son derece zengindir. Direk olarak anne veya bebekten kan alınmadığı için herhangi bir acı hissi veya komplikasyon riski yoktur. Doğumdan hemen sonra, görevini tamamlayarak bebekle beraber rahim dışına atılır. Yani doğumdan sonra ne anne ne de bebek için artık gerekmeyen bir dokudur ve çöpe atılır. Kordon kanı, bebeğin doğumundan sonra plasentanın içinde kalan kandır.

Bebek, anne karnındaki yaşamında, göbek kordonu aracılığı ile anne kanından beslenir. Bu beslenme direk olarak anne damarlarına bağlanarak değil, plasenta (bebeğin-eşi) aracılığı ile olur. Plasenta, bebek ile anne arasındaki besin ve oksijen alışverişini sağlayan bir yapıdır.

Kök Hücre Nedir?

Daha sonra alınan yaşlarla beraber sayısı azalır. Nitekim, yaşlanmayla beraber doku, organ iyileşmelerinin daha yavaş ve güç olduğu da bilinen bir gerçektir. Kalp krizi geçirende kalbe, karaciğer harabiyeti olanda karaciğere, kemiği kırılanda kırık hattına giderek gerekli tamiratı yaparlar. Hangi tip hücre ve dokuya ihtiyaç varsa ona dönüşürler. Vücutta en fazla olduğu zaman anne karnındaki bebeklik çağıdır.


Kök hücreler, insan vücudunda bulunan ve her türlü vücut hücresine dönüşebilen ana hücrelerdir. Nerede bir zedelenme veya onarım ihtiyacı varsa, oraya giderek gereken hücre tipine dönüşür ve hasarı onarırlar.

Kordon kanı neden saklanır?

  • Kordon kanı pek çok sebeple dondurulup saklanabilir. Bu sebeplerin başında ileride bebeğin kök hücre ile tedavi olmasını gerektirebilecek lösemi, lenfoma, talasemi gibi kan hastalıkları olduğu gibi, doku ve organ hasarı ya da çalışmaması gibi sorunlar da gelir.
  • Dünyada ve ülkemizde kök hücre nakli çoğunlukla kemik iliği ile yapılabilmektedir. Ancak kemik iliği kök hücreleri ile başarılı bir nakil yapılabilmesi için tam doku uyumlu kemik iliği vericisi bulunması gerekir. Ancak hastaların %70’inde tam doku uyumu olan kemik iliği bulunamaz. Kordon kanı kök hücreleri kemik iliğinden farklı olarak kısmi uyum ile nakil yapılabilme olanağı sunar. Bundan dolayı da bebeğinizin kordon kanı kök hücrelerini sadece kendisi için değil, kardeşleri ve aile fertleri için de saklarsınız.

    Devamını oku...

Meyan kökü bebeğin IQ’sunu 7 puan düşürüyor

Meyan kökü, ilaç ve bira endüstrisinde, kolalı içeceklerin yapımında kullanılır. Anadolu'da bu kökten şerbet yapılarak içilir. Üç yıllık köklerinden elde edilen meyan balı, koyu renkli toz, çubuk ya da dörtgen şeklindeki parçalar halinde satılır.

KOLALI İÇECEKLERDE KULLANILIYOR


Vatan'ın aktardığına göre, meyan kökününün içerisinde bulunan ‘glycyrrhizin' adlı bileşiğin cenine zarar verdiğini belirten araştırma ekibinin başındaki Profesör Katri Raikkönen, söz konusu besini tüketmenin çocuklarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna (ADHD) yol açtığının da altını çizdi.


Hamilelik döneminde meyan kökü tüketilmesinin bebeğin IQ'suna zarar verdiğini belirten araştırmacılar, çocuğun IQ'sunun yaklaşık 7 puan düştüğünü ifade etti.
Finlandiya’daki Helsinki Üniversitesi’nden bilim insanları, anne adaylarının hamilelik döneminde meyan kökü tüketmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Kaynak: https://tr.sputniknews.com/turkiye

f t